Aramakla Geçen Özlem Dolu Yıllar
Evet az bir zaman değil koskoca 35 yıl geçmiş aradan. Şöyle bir bakıldığında o zaman süresince çoğu şeyin değişip yok olduğunun da farkındaydım aslında. Hayatta mı yaşıyor mu ondan bile emin değilken, umudumu hiçbir zaman kaybetmemiştim. Bir gün kavuşacağız hayaliyle yaşamaya devam ediyordum. Ona karşı olan sevgi ve özlemim aşktan da daha üstündü ve her geçen gün de artmaya devam ediyordu.
İçimi kemiren sesler artık bu gizemli kişinin nerede olduğunu öğrenip onunla görüş diye inatlaşıp duruyordu benimle. Kısa yoldan ona nasıl ulaşabilirim diye kafamda soru işaretleri oluşurken teknoloji ve interneti kullanarak küçük çapta bir araştırma yapmaya karar verdim, ama işe yaramıyordu çünkü onunla ilgili hiçbir iz ve işarete rastlanmıyordu.
Bu durum canımı çok acıtmaya başlamıştı, mutlaka bulmalıydım onu. Yakın çevremdeki kişiler ve arkadaş ortamımdan da konu hakkında bana yardımcı olmalarını rica ettim ama onlardan da faydalı bir bilgiye ulaşamadım. Çabalarım yavaş yavaş azalmaya başlarken, bu sefer sosyal medya hesapları üzerinden araştırma fikri geldi aklıma, belki hesabı vardır bir iz bırakmıştır diye.
Aynı isimden on binlerce hesap vardı ve çoğu hesapta fotoğraf da yoktu, tek tek hepsine mesaj atmaya karar verdim ama bu uzun bir süreç olacaktı. Aradan yaklaşık iki ay falan geçmişti atılan mesajlara cevap beklerken, kalp atışlarım her gün daha da hızlı atıyor, içimdeki ses ise buluşacaksınız onunla diye seslenmeye devam ediyordu.
Geçen zaman aralığında çok yorulmuştu kalbim, aklım ve bedenim. Sevmenin bu kadar zor olduğunu o yokken daha da iyi anlamıştım. Gönderdiğim mesajların sadece bir kaçından cevap geliyor belki de uğraşım da boşuna gibiydi, birde bütün yorgunluğum üzerime biniyordu.
Haftalar geçiyor, aylar geçiyor hâlâ bir ses yok onunla ilgili derken, gelen bir mesajı gördüğümde bulutların üzerinde gibi hissettim kendimi. Kalbim yerinden çıkacak, dizlerimin bağı çözülecek gibiydi. Attığı mesajda aradığın kişi benim ve birde ev adresi yazıyordu, çocuklar gibi sevinmiştim içim içime sığmıyordu. Ona hemen kavuşabilmek için apar topar yola çıktım.
Kapısının önüne geldiğimde bayılacak gibiydim, elim zile basmaya bir türlü gitmiyordu heyecandan. Kapı açıldığında uzun süre göz göze bakıp sonra sarılıp ağlamaya başladık. En sonunda geçen yılların ardından nihayet beni doğuran Doğum Ebemi bulmuştum.
Bir sonraki yazımızda buluşana kadar kendinize iyi bakın yada bakmayın size kalmış, bizi alakadar etmiyor…